"UYAN SUNAM" TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ



Uyan Sunam Hikayesi
Uyan Sunam uyan derin uykudan!

Suna Fahri Kayahan'ın eşidir,Fahri çok severmiş Suna'sını.
Sık sık sevdiğini dile getirmiş Fahri.
Bıkmadan usanmadan severmiş.
O zamanlar da o devirler de öyle kolay değilmiş seni seviyorum demek!
Bir kere ayıp karşılanırmış, aldırış etmemiş Fahri sevmiş dile getirmiş.
Bu denli sevgiden ötürü sadakatli ve bağlıymış.

Hamam keyfi vardı eskiden kadınların her hafta düzenli yapılırmış.
Tüm mahalle kadınları yine bir hafta toplanıp hamama gitmişler
bir ben varmış Suna'nın sırtında.
Suna'nın yakın arkadaşı Neriman görmüş Suna'nın  benini.
Neriman akşam eşiyle sohbet arasında kaçırır Suna'nın sırtında ki beni.

Aradan zaman geçer… Fahri Kayhan bir gün evlerinin yakınında bulunan kahvede Mustafa Bey ile karşılaşır… Aralarındaki sohbet tartışmaya dönüşür ve olay arbedeye gidecekken Fahri Kayhan hiddetle cevap verir Mustafa Bey'e: “Bir daha karşıma çıkma, seni elaleme rezil ederim.” Bunun karşısında Fahri Kayhan'ı yaralamak için Mustafa Bey'in dudaklarından vaktiyle eşinin ona söylediği sözler dökülür: “Sen benimle uğraşacağına kendi karına sahip çık, ben senin karının sırtındaki beni bile bilirim.”

Fahri Kayhan neye uğradığına şaşırır.İnanamaz Sunasının kendisine ihanet ettiğine, ama bu başına gelen nedendir?El adamı, Suna’nın sırtındaki beni nerden bilecektir?Bu sorular kafasında iken eve varır, dayanamaz ve karşısına alıp Suna’yı durumu anlatır… Eşi ağlar, yanar, yakılır,yeminler eder Fahri Kayhan’a: “Aman beyim etme” der, “Bakar mıyım senden bir başkasına?”

O gece tartışmadan sonra Fahri Kayhan eşine sarılır, ve ikna olduğunu söyleyip konuyu kapatır… Lakin durum hiç de öyle olmaz… O günden sonra istemeden de olsa aklında hep o şüphe kalır ve eşi de bunu hisseder. 

Günlerden bir gün akşam yemekte çıkan tartışma sonrasında Fahri Kayhan aynı konuyu açarak evden çıkıp gider ve eve geldiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.Eve girer ve karısı Suna, kendini asmıştır… Sallanan ayağının dibinde elinden düşmüş bir mektup durmaktadır.O mektupta Suna son sözlerinde şunları yazmıştır: “Kusura bakma beyim, ama günlerdir kafandaki soru işaretlerinin sebebini bilmekteyim… Kendimi temize çıkarmak için başka yol göremedim.Şunu bil ki, ben sana hiç ihanet etmedim… “

Fahri Kayhan gözyaşları ile Suna’ nın bedenini ipten ayırır, yere yatırır… Islak gözlerini silerken bir bakar ki hava aydınlanmıştır… İçindeki yangın öyle büyüktür ki, sözün bittiği yerde, kelimelerin küllerinden o meşhur türküyü yakmıştır:

“Şafak söktü, Suna’m yine uyanmaz

Hasret çeken gönül derde dayanmaz

Çağırırım Suna’m sesim duyulmaz

Uyan Suna’m uyan, derin uykudan

Nice diyar gezdim gözlerin için

Niye kızdın bana el sözü için

Dilerim Allah’tan sızlasın için

Uyan Suna’m uyan derin uykudan

Çektiğim gönül elinden

Usandım gurbet elinden

Hiç kimse bilmez halimden

Uyan Suna’m, derin uykudan…”

Yorum Gönder

0 Yorumlar